30 Aralık 2011 Cuma

Dream House (2011) (5*)




Orjinal İsim           :  Dream House
Yönetmen             :  Jim Sheridan
Yapım                   :  2011
Ülke                     :  Amerika
Süre                     :  92 dk
Vizyon Tarihi          :   ---
Bütçe                    :  55,000,000 $
Imdb Puanı            :  5,6 (5.500 oy)

               Film, yeni eve taşınan bir ailenin, eski ev sahiplerinin tüyler ürpertici bir suça kurban gittiklerini öğrenmesiyle başlamaktadır. Bazı bölümleri merak duygumuzu cezbedip bizi ekran başında tutmayı sağlasa da film vasatın üstüne çıkamıyor malesef. Yönetmen ne kadar türlerini tekrar etmemek için uğraşsa da "Dream house" klasik korku filmlerinden biri olmaktan kurtulamıyor.
                 En son nezaman iyi bir gerilim filmi izlediğimi hatırlamıyorum. Sanırım yine bu tarz gerilim filmlerinin içinde 2010 yapımı "Insidious" nispeten daha iyi olanı.
                Dream House bu kadar iyi bir kadroyla, türü açısından bukadar "karışık" bir film yapmayı nasıl başarmış bilmiyorum. Filmin türüne ne desek olmuyor; Korku desek değil, dram desek değil.Nispeten "Psikolojik gerilim" diyebiliriz.Ortaya karışık bir iş  olmuş.Eğer canımız sıkılıyorsa ve izliyebileceğimiz hiç filmimiz yoksa yine de seyredilebilcek bir film "Dream House"

28 Aralık 2011 Çarşamba

City Island (2009) (9*)


Orjinal İsim          :  City İsland
Yönetmen           :  Raymond De Felitta
Yapım                :  2009
Ülke                   :  Amerika
Süre                  :  104 dk
Vizyon Tarihi       :   06 Şubat 2009
Bütçe                :   6,000,000 $
Imdb Puanı          :  7,5 (12.000 oy)

               Uzunca bi süredir bu filmide yazıyım diyordum ama sürekli araya yeni izlediğim filmler giriyordu, bugüne kısmetmiş."City Island" tam benim türüm bir komedi.Bir aile komedisi ama öyle abuk sabuk, kötü Hollywood komedilerinden değil. Uzunca bir süredir böyle iyi bir komedi izlediğimi  hatırlamıyorum. Aslında tam anlamıyla komedi demekde çok doğru değil bu film için hatta bazılarımız bu filme  "Yahu sen buna komedi dedin ama film aile dramı" diyebilirsiniz.Haklıda olabilirsiniz, nerden baktığınıza bağlı.
               Kısaca filmden bahsetmemiz gerekirse; işi cezaevinde gardiyan olan aile babasının -ki bu kişi Andy Garcia oluyor- cezaevine yeni gelenler listesinde 20 yıl önce terkettiği oğlununda olduğunu görüyor. Onuda alıp eve götürüyor, ancak hemen gerçeği söyleyemiyor evdekilere. Bundan sonrada olaylar gerçekten çok keyfli (tabi ki bizim için) bir hal alıyor. 
              Ülkemizde malesef bu tür filmleri sinemayı geçtim,  televizyonlarımızda da göremiyoruz. Malesef bir dizinin yaklaşık özetiyle birlikte 2 buçuk saati bulduğu ülkemizde sanırım reyting korkusu çok fena bir hal almaya başladı. Ve bundan ötürüde bu tarz iyi filmleri televizyonlarımızda göremiyoruz, bunun yerine birbirinden güzel ve değerli(!) dizilerimiz var. 

27 Aralık 2011 Salı

Midnight in Paris (2011) (7*)



Orjinal İsim           :  Midnight in Paris
Yönetmen              :  Woody Allen
Yapım                     :  2011
Ülke                       :  Amerika
Süre                       :  94 dk
Vizyon Tarihi           :   30 Eylül 2011
Bütçe                      :  17,000,000 $
Imdb Puanı             :  7,8 (51.000 oy)


               Woody Allen’ın yönetmenliğini yaptığı “Midnight in Paris” şahane Paris görüntüleriyle başlıyor. Film, yakın bir süre içinde evlenecek olan bir çiftin, daha çok damat adayının başından geçen fantastik olayları ele alıyor. Yer yer gerçekle fantezinin birbirine geçtiği bu film Woody Allen’ın da mizah anlayışıyla farklı bir boyut kazanıyor. Hatta öyle ki gerçekle içiçe kurgulanmış kimi anlarda  Scott Fitzgerald, Ernest Hemingway, Salvador Dali gibi büyük isimleri de bir anda karşımızda bulabiliyoruz. Filmin başrollerinde Owen Wilson, Rachel McAdams, Marion Cotillard, Kathy Bates, Carla Bruni, Adrien Brody ve daha bir çok isim yer alıyor. Filmin müzikleri konusunda söylenecek tek kelime şahane olduğu. Filmin yönetmenide Woody Allen olunca bu keyfli film için bize sadece arkamıza yaslanıp tadını çıkarmak kalıyor.

26 Aralık 2011 Pazartesi

Contagion (2011) (7*)



Orjinal İsim            :  Contagion
Yönetmen              :  Steven Soderbergh
Yapım                    :  2011
Ülke                        :  Amerika
Süre                        :  106 dk
Vizyon Tarihi            :   21 Ekim 2011
Bütçe                      :  60,000,000 $
Imdb Puanı             :  6,9 (33.000 oy)


                  
                  28 Days Later, 28 Week Later, Residen Evil Serileri, Silent Hill, The Andromeda Strain, Outbreak, The Crazies, I'm a Legend, "Salgın" konulu aklıma gelen fılmlerden bazıları bunlar. Ve bunlara bir yeniside Contagion ekleniyor. Oyuncu kadrosu zaten inanılmaz. Gwyneth Paltrow, Laurance Fishburne, Jude Law, Matt Damon, Marrion Cotillard ve Kate Winslet bunalrdan bazıları. Bu kadar iyi oyuncuyu bir araya toplamak yeterince zor olsa gerek ancak filmin yönetmeni Steven Soderbergh olunca bu durum biraz daha kolay oluyordur muhtemelen...
               Salgın temasının işlendiği bu film, konuya  türünün diğer örneklerinden çok farklı yaklaşıyor. Tamamen gerçekçi bir üslupla zaman zaman "Belgesel ya da Haberler" tadında seyirciyi sarmalıyor. Genelde türünün diğer örneklerinde    yönetmenler işin aksiyon kısmına okadar çok yöneliyorlarki bir yerden sonra konuyu bile unutup sadece aksiyon izler duruma geliyoruz.Ancak Contagion'da durum tamamen tersi."Gerçeklik"öncelikli hedef. Öyle ki bu kadar ünlü oyuncu olmasına rağmen ne gereksiz aksiyon sahnelerinin ne de bu ünlü oyuncularımızın bu "Gerçekliğin" önüne geçmesine kesinlikle izin verilmemiş. Filmin senaryosunda işlenen Uzakdoğu kökenli bu salgın hastalık bizim aklımıza ilk kuş gribi vakasını getiriyor ve böylece bu gerçeklikle bizi dahada içine çekiyor."Contagion", böylesi olabilecek bir salgının ,küresel felakete dönüşmesini aşama aşama, kopartılan takvim yaprakları gibi önümüze başarıyla seriyor...

25 Aralık 2011 Pazar

Drive (2011) (8*)






Orjinal İsim           :  Drive
Yönetmen              :  Nicolas Winding Refn
Yapım                     :  2011
Ülke                       :  Amerika
Süre                       :  100 dk
Vizyon Tarihi          :  ---
Bütçe                      :  15.000.000$
Imdb Puanı             :  8,1 (81.000 oy)

               James Sallis'in romanından Hossein Amini tarafından uyarlanan filmin başrollerinde bir çok bağımsız yapımlarda rol alan Ryan Gosling, son dönemde yıldızı parlayan ve bu sene 'Never Let Me Go'daki performansıyla adından söz ettiren Carey Mulligan, 'Breaking Bad' ile üst üste üç Emmy kazanan  aktör Bryan Cranston bulunuyor.
            Film çok iyi araba kullanan ve bu yeteneğinden dolayı  Hollywood'daki bir çok filmde dublörlük yaparak para kazanan, bazı yasa dışı olaylarda işin sadece araba sürme kısmıyla ilgilenen ve “Yanlış zamanda, Olmaması gereken bir yerde” olan birini anlatıyor diyebiliriz. Filmin fragmanını ve afişini gören Fast And Furios’cu arkadaşların filmi öyle düşünüp izlediğini tahmin edebiliyorum ve tabiki  aksiyon filmi bekleyip, çok olağan bir anlatım, gereksiz konuşmalar yerine “Uzun sessizliklerin olduğu, tamamen  durumun kendini anlattığı, bunun için gereksiz konuşmalara gereksiz efektlere ihtiyaç duyulmamış ” bu filmi izlediklerinde hayal kırıklığı yaşadıklarını düşünüyorum. Ancak film gerek üslup gerek anlatılış gerekse oyunculuklar açısından şahane bir iş olmuş. Kimilerimiz filmin romantik tarafından bakıpda  yorum yapabilir. Ki her şeyin sebebini tamamen buraya da bağlayabilirler, bu da bir tercih meselesidir ve kimse de çıkıp buna “Yanlış” diyemez. Yönetmenin işini ustalıkla yaptığını düşünüyorum. 2011’in yine izlenesi filmlerinden…




24 Aralık 2011 Cumartesi

Puncture (2011) (6*)



Orjinal İsim         : Puncture
Yönetmen            : Adam Kasen-Mark Kasen
Yapım                   : 2011
Ülke                       : Amerika
Süre                      : 100 dk
Vizyon Tarihi       :  ---
Bütçe                   : ---
Imdb Puanı         : 6,9 (3.300 oy)



Hayatımızda her şeyimizi feda edebileceğimiz bir amacımız oldu mu hiç? Her şeyden vazgeçebileceğimiz? Paramızdan evimizden rahatımızdan ve hatta işimizden… Yanlışlarla dolu bir yaşamın ortasında, her anında belki de onlarca yanlış yaparak “Doğruluğuna yürekten inandığımız” bir şey için her şeyimizden vazgeçebilme riskini göze aldık mı? Üstelik her şeyimizi bırakıp bu doğrunun peşinden koşmamız, belki de hayatımıza sıfır katkıda bulunacakken? Yani belki de bu doğru için başladığımızın da gerisinde kalabilecekken?
Film gerçek bir hikâyeden uyarlanma, öyle ki bir çok isimler gerçek hayattakiyle birebir uyuşuyor. İki genç avukat  ülkedeki hastanelerde plastik şırınga kullanımının  Hepatit B, Hepatit C , AİDS gibi bir çok hastalık bulaştırabileceğini söylemektedirler. Maliyeti daha yüksek ama kesinlikle %90 daha sağlıklı olan tek kullanımlık şırıngaya geçiş yapılabileceğini savundukları bir dava alırlar. Ve bu dava derinleştikçe içinde bulundukları durum hayatlarını da tamamıyla etkileyip değiştirecektir. Bu avukatlardan birinin ağır uyuşturucu bağımlısı olması da olayların iyice ilginç bir hal almasına sebep olacaktır.
 Gerçek bir hikâyeye dayanan bu film bu tarafıyla da bizi ekran başında tutmayı başarıyor. 2011’ın izlenesi filmlerinden biri olan “Puncture” aslında hiçte küçümsenmeyecek toplumsal bir sorununda altını  çiziyor. Öyle ki bizimi ülkemizde de maalesef hala plastik şırınga kullanılıyor
İyi seyirler…

23 Aralık 2011 Cuma

Margin Call (2011) (7*)



Orjinal İsim         : Margin Call
Yönetmen            : J.C. Chandor
Yapım                   : 2011
Ülke                      : Amerika
Süre                      : 107 dk.
Vizyon Tarihi      :  18 Kasım
Bütçe                   : 3,395,000 $
Imdb Puanı         : 7,2 (11.500 oy)



                         Senaristliğini ve yönetmenliğini  J.C. Chandor'ın yaptığı “Margin Call” (Oyunun Sonu) ilk bakışta bir borsa filmi izlenimi verse de aslında filmin tamamının bundan ibaret olduğu söylenemez. Yaklaşık 10 dakikalık Borsa konuşmaları bir çok kişiyi mutlaka sıkmış, belki de o bölümdeki bu yoğun borsa  terimleri yüzünden bu kişiler filme devam bile etmemiştir. Film aslında tam da o noktadan sonra başlıyor. Kapitalizmde geldiğimiz son nokta. Şirkette toplu işten çıkarımların olduğu saatte bölüm başkanının kanser olan köpeğine ağlaması “Kör göze parmak sokmak “ deyimini hatırlatsa da aslında tam olarak insan ilişkilerinde geldiğimiz noktanın altını çiziyor. Filmde statü farkının ve kazanılan paralar arasındaki uçurumunda altı incelikle çizilmiş. 
                         Yönetmenin ilk uzun metrajlı filmi olan “Margin Call’ın” “incelikli” ve kendine has bir anlatımı var.Doğal olarak buradaki başarının bir kısmınıda iyi oyuncu kadrosu üstleniyor. Kevin Spacey’i oldum olası severim –ki bu filmde de yine oldukça başarılı. Film boyunca çok fazla aksiyon olmadan-neredeyse hiç- beni bu kadar soluksuz televizyon karşısına bağlayan en son ne izlediğimi hatırlamıyorum…

20 Aralık 2011 Salı

La piel que habito (2011) (8*)


Orjinal İsim            :   La piel que habito
Yönetmen             :   Pedro Almadovar
Yapım                   :   2011
Ülke                     :   İspanya
Süre                     :   117 dk.
Vizyon Tarihi          :   30 Aralık Türkiye
Bütçe                    :   13,000,000 $
Imdb Puanı             :   7,7 (10.000 oy)



                         2009 yılında hayatını kaybeden Fransız yazar Thierry Jonquet'in "Tarantula" adlı romanından esinlenilerek sinemaya uyarlanan "La piel que habito" karısını bir trafik kazasında kaybeden ünlü bir plastik cerrahın saplantılarını ve hücrelerle ilgili yaptığı araştırmalar sayesinde yeni bir insan derisi yaratmasını konu alıyor.
                          Almadovar bu filmi hangi kafayla yaptı inanın merak ediyorum. Bugüne kadar yaptığı filmlerin içinden konusu ve işleyişi bakımından tamamen ayrılıyor "La piel que habito". Gerçekten çok ilginç bir konusu var ve şahane birinin elinde kurgulanıncada çok enteresan ve bir o derecede keyifli bir film çıkmış karşımıza. Fantastik tarafı yok mu? Elbette var. "Yok yaaaa bu kadarı da olmaz" dediğiniz yerde yahu adam zaten bize bunun nedenlerini daha önce anlatmıştı diyorsunuz. Elbetteki kimilerimizce çok saçma bir film olarak değerlendirilecek olan film, kimimizcede Almadovar'ın şahane zekası olarak kabul görücek. Kısacası 2011'ın görülmesi gereken filmlerinden biri diyerek noktayı koyuyorum.

19 Aralık 2011 Pazartesi

Yorgunluk, Rehavet, Yoğunluk, Rahatlama Ve Merhaba...


          İşte benim blogum...
          Uzunca bir süredir aklımdaydı bir blog açıp içine canım ne isterse yazmak. Bugüne kısmetmiş. Belki bir elin parmakları kadar kişi bile takip etmeyebilir bu blogu. Açıkçası pek de ilgilenmiyorum işin bu tarafıyla. Ben yazayımda, en kötü 2 sene sonra dönüp baktığımda "Vay beeeee süper saçmalamışım" diyebileyim.
          Hayatım boyunca hiç günlük tutmadım. Çocukluğumda günlük durumu bana sadece "kızların" tuttuğu bir durummuş gibi geliyordu. Hele de o pembe pembe defterleri görünce tabiki. :) Neyse bu da bir nevi günlük gibi birşey olacak sanırım kızların tuttuğuna yakın. Bakalım zaman bize ne göstericek.
          Yukarıda henüz provası yeni bitmiş ve ilk temsillerini yaptığımız "BAY KOLPERT" adlı oyunun ilk provalarından bir fotoğrafla açmak istedim bloğu. Herkesin elinde tekst laf aramızda oyunda böyle bir sahnede yok:) Artık ezber mi yapıyoruz yoksa fotoğrafa pozmu veriyoruz bilinmez!!! :P